Göğüs Büyütme Yöntemleri

Ameliyatsız meme büyütme yaklaşımları, “bıçak altına yatmadan” hacim kazanmak isteyenler için cazip görünse de kalıcılık ve tutarlılık açısından belirgin sınırlamalara sahiptir. Hyaluronik asit dolguları, vücudun doğal enzimleri tarafından 9–18 ay arasında parçalanır; üstelik yüksek hacim gerektiren memede, enjekte edilen ürünün ağırlığı sarkmayı hızlandırabilir ve eşit dağılmayan jel “kist-benzeri” cepler oluşturabilir. Vakumlu eksternal cihazlar (Brava® gibi), uzun saatler boyunca negatif basınç uygulayarak geçici ödem ve doku genişlemesi sağlar; ancak kullanım bırakıldığında birkaç hafta içinde meme orijinal hacmine geri döner (Ülkemizde kullanıma girmemiştir).

Bitkisel kremler, fito-östrojen takviyeleri ve hormonal “büyütme” çayları ise meme hücrelerine belirgin volüm kazandıracak klinik kanıta sahip değildir; ayrıca sistemik hormon dengesini bozma, karaciğer-böbrek fonksiyonları etkileme potansiyelleri vardır.

Dolayısıyla non-invaziv teknikler geçici dolgunluk arayan veya cerrahi için sağlık engeli bulunan bireylerde düşünülse de, kalıcı ve ölçülebilir sonuçlar açısından silikon implant veya kombine implant + yağ transferi hâlen altın standarttır. 

Modern tekniklerle yapılan büyütme operasyonlarında implant, meme bezinin altına (kas altı veya bez altı) yerleştirilir; süt kanalları doğrudan kesilmez. Areola kenarından yapılan yarım-ay insizyon bile, cerrah süt kanalları anatomisini koruyarak çalıştığında emzirme fonksiyonunu genellikle bozmaz. Büyük çaplı klinik serilerde, doğum sonrası emzirme oranı implantlı kadınlarda %85–90 seviyesinde rapor edilmiştir; bu oran, hiç ameliyat olmamış popülasyondan anlamlı olarak farklı değildir.

Bununla birlikte periareolar insizyon sırasında meme başı çevresindeki sinir dallarının kesilme riski, süt let-down refleksini kısmen yavaşlatabilir. Ayrıca operasyonu takip eden erken gebeliklerde, hormonal büyümenin ek yükü kapsül gerilimini artırarak gerginlik hissi doğurabilir. Bu nedenle çocuk sahibi olma planı çok yakın olan bireyler, süreci cerrahlarına bildirmelidir; bazı durumlarda operasyonun doğum sonrasına ertelenmesi önerilebilir.

Emzirme için esas belirleyici faktör, implantın varlığı değil, süt kanallarının anatomik bütünlüğüdür. Areola tabanından değil de meme altı kıvrımından yapılan insizyonlar, kanalların çoğunu tamamen korur; zira cerrahi kesi gland dokusunun altından geçer. Kliniğimizde insizyon yeri ve implant düzlemi seçiminde, hastanın gelecekteki laktasyon isteği mutlaka göz önüne alınır. Emzirme döneminde implantın bebek sağlığına zarar verdiğine dair hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır; silikon jel süt içine geçmez, vücut tarafından da emilmez.

Özetle, uygun teknikle yapılmış bir göğüs büyütme ameliyatı emzirme kapasitenizi kayda değer ölçüde etkilemez; ancak nihai garanti her zaman anatomik varyasyonlara bağlıdır. Planlama aşamasında detaylı ultrasonografik değerlendirme ve cerrahi strateji, uzun dönem memnuniyetin temelidir.

Güncel, yüksek kohezif jel kullanan FDA-CE onaylı implantların tasarım ömrü 10–15 yıl olarak tanımlansa da pratikte sorun çıkarmayan implantların rutin olarak “zaman saati doldu” diye çıkarılması şart değildir. Amerikan Plastik Cerrahi Derneği, semptomsuz hastalarda 5. yıl MRI taraması, ardından her 2–3 yılda bir kontrol görüntülemesi önerir. Kapalılığını koruyan, kapsüler kontraktür oluşturmayan veya estetik soruna yol açmayan implantlar 20 yıl hatta daha uzun süre sorunsuz kalabilir. Ancak gebelik, büyük kilo değişimi ya da travma sonrası memenin şekli bozulduysa, revizyon zamanı gelmiş olabilir.

Erken dönemde şişlik ve sinir uçlarının gerilmesine bağlı geçici hissizlik yaygındır; hastaların yaklaşık %15–20’sinde görülür ve genellikle 3–6 ay içinde normale döner. Kalıcı duyusal kayıp olasılığı seçilen insizyon ve pedikül tekniğine göre <%2’dir. Meme altı kıvrımından yapılan kesiler sinir dallarından uzakta kaldığı için duyu koruması bakımından en güvenli yaklaşımdır. Duyuda gecikmiş geri dönüş yaşayan hastalarda B-vitamini destekleri ve yumuşak masaj, iyileşme sürecini hızlandırabilir.

Hyaluronik asit dolguları veya yağ enjeksiyonlarının bıraktığı mikrokalsifikasyon ve fibrozis dokusu, cerraha yeni planlama yaparken ultrason-MR görüntülerinde haritalanması gereken ekstra bir katman yaratabilir. Ancak deneyimli ekip bu dokuları güvenle çıkarıp temiz bir implant cebine ulaşabilir. Ancak bu iki yöntem de kliniğimde önerilmemekte ve uygulanmamaktadır.

Vakum cihazlarının geçici genişletici etkisi ise cerrahiyi zorlaştırmaz. Yine de kalıcı protez düşünen hastaların, uzun dönem planı göz önünde bulundurarak geçici yöntemlere aşırı harcama yapmaması önerilir.